Küresel piyasalarda veri akışı, ABD’de federal hükümetin kapalı kalmasının etkisiyle sekteye uğradı. ABD Başkanı Trump, 13 Kasım’da Beyaz Saray'da düzenlediği törende, federal hükümete ocak ayı sonuna kadar finansman sağlanmasını öngören bütçe tasarısına imza attı. Böylece ülke tarihinin en uzun süreli kapanması 43. gününde sona erdi. Fed yetkililerinden gelen açıklamalar Fed’in aralık ayı kararına dair piyasa beklentilerini hızla değiştirirken, risk iştahı üzerinde de belirleyici oldu. Ayın başında ABD–Çin arasında ticaret eksenli sorunlarda sağlanan uzlaşı küresel risk iştahını desteklese de Powell ve diğer Fed üyelerinin ihtiyatlı söylemleri Aralık toplantısına yönelik faiz indirimi olasılığının haftalar içinde %90’lardan %40’lara kadar gerilemesine yol açarak coşkuyu sınırladı. ABD’de öncü aktivite göstergeleri ve istihdam verilerinin güçlü seyri de Fed’in temkinli duruşunu destekledi; bu süreçte borsalarda teknoloji bilanço sonuçları kaynaklı dalgalanmalar görülürken, güçlü veri akışı tahvil faizlerini yukarı çekti ve değerli metallerde baskı oluşturdu. Ayın son haftasına gelindiğinde, öncü PMI verileri ABD’de bileşik endeksin güçlendiğini, Euro Bölgesi’nde ise sınırlı zayıflamayı işaret ederken, Fed üyeleri Williams, Waller ve Daly’den gelen daha güvercin tondaki açıklamalar Aralık toplantısında 25 baz puanlık indirim ihtimalini yeniden %90’lara taşıdı. Bu değişen fiyatlama riskli varlıklarda belirgin bir toparlanma yaratırken; ABD doları zayıfladı, tahvil faizleri geriledi ve değerli metallerde ayın sonunda güçlü bir tepki alımı izlendi.
Türkiye ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda %3,7 ile piyasa beklentisinin (%4,2) altında büyüdü. Böylece, ekonominin büyüklüğü 1,5 trilyon $’a yükseldi. 2025 yılının ilk iki çeyreğine ilişkin yıllık büyüme verileri sırasıyla %2,3’ten %2,5’e ve %4,8’den %4,9’a revize edildi. Yıllık bazda büyümenin sürükleyicisi yurt içi talep olmaya devam ederken, net ihracat negatif katkı yapmayı sürdürdü. Özel tüketim harcamalarının ikinci çeyreğe göre ivme kazanması iç talebin halen canlı seyrettiğini gösterdi. Öncü veriler ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinde de ılımlı seyrini koruduğuna işaret ediyor: 20 aydır daralma bölgesinde gerçekleşen imalat PMI endeksi kasımda 48 ile son 9 ayın zirvesine yükseldi. Faiz indirimlerinin devam ettiği senaryoda, ilerleyen dönemde de ekonominin potansiyeline yakın büyümesini bekliyoruz. Bu çerçevede, 2025 yılında büyümenin Orta Vadeli Program’da öngörülen %3,3 seviyesinin üzerinde %3,5 büyümesini bekliyoruz.
Kasım’da aylık enflasyon %0,87 ile %1,35 olan medyan beklentinin belirgin altında gerçekleşti. Yıllık enflasyon da %32,87’den %31,07’ye geriledi. Sapmanın ana nedeni, aylık bazda %0,75 gerileyen gıda fiyatları oldu2 ay önce %4,1 olan hizmet enflasyonu ise kasım ayında %1,5’e geriledi. Gıda ve hizmet fiyatlarının önümüzdeki dönemde enflasyon görünümü için ana belirleyici olmaya devam etmesini bekliyoruz. Yılı Merkez Bankası’nın %31-33 olan tahmin aralığının alt bandına yakın tamamlamayı bekliyoruz. Bu görünüm, Merkez Bankası’ndan faiz indirim beklentisini kuvvetlendiriyor.
Cari denge eylül ayında 1,1 milyar $ fazla verdi. Böylece, ilk dokuz aylık dönemde verilen açık 14,9 milyar $’a gerilerken, son 12 ayda verilen cari açık ise yüksek baz etkisiyle 20,1 milyar $’a (GSYH’ye oranla %1,3) yükselmiş oldu. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, cari dengede son aylardaki belirgin iyileşmenin ardından bozulmaya işaret etti. Bozulmada temmuz-ağustos döneminde belirgin iyileşen dış ticaret dengesinin eylülde haziran ayındaki seviyesine geri dönmesi etkili oldu. Bütçe ekim ayında 223,2 milyar TL ile Hazine nakit dengesinin üzerinde açık verirken, faiz dışı açık da 65,8 milyar TL olarak gerçekleşti. Böylelikle 12 aylık birikimli bütçe açığı 2,29 trilyon TL ile GSYH’nin %3,2’sine geriledi. Bütçe açığının yılı Orta Vadeli Program ile uyumlu tamamlamasını bekliyoruz.
DÖVİZ
Dolar endeksi güç kaybetti
ABD ile gelişmiş ülkeler arasındaki faiz farkları azalsa da hala dolar lehine bir görünüm sunmayı sürdürüyor. Öte yandan Fed’e yönelik faiz indirim beklentilerindeki güçlenme dolar endeksinde güç kaybına sebep oluyor. Dolar’ın gelişmiş ülke para birimlerine karşı değerini ölçen Dolar Endeksi kasımda yendeki değer kaybının da etkisiyle %0,3 değer kaybederek 99,45 seviyesine geriledi.
TL’nin reel değeri Kasım ayında sınırlı geriledi
TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru kasımda 71,8’e geriledi. Kasım ayında kur sepetindeki değişim endeksi azaltıcı yönde etkilerken, TÜFE’nin aylık %0,87 artış göstermesi endeksi yükseliş yönünde etkiledi. 18 Ağustos 2023'te 3,4 trilyon TL ile rekor kıran KKM büyüklüğü 28 Kasım ile biten hafta itibarıyla 16,9 milyar TL seviyesine geriledi. KKM’nin toplam mevduat içindeki payı %0,1 seviyesinde.

FAİZ
10 yıllık Amerikan tahvil faizi geriledi
Aralık ayına ilişkin 25 baz puanlık faiz indirim beklentilerinin belirgin şekilde güçlenmesi Amerikan tahvil faizleri üzerinde etkili oldu. 10 yıllık Amerikan tahvil faizi kasım ayında %4,07 seviyesinden %4,01 seviyesine geriledi.
Tahvil-bono piyasasına yabancı girişi
Hazine Aralık-Şubat dönemi iç borçlanma stratejisini yayınladı. Aralık ayında toplam 124 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması programlanmakta, bu da borçlanma hedefinin 12 milyar TL yükseldiğini gösteriyor. Yabancı yatırımcı 28 Kasım ile biten haftada 594 milyon $ tahvil alışı gerçekleştirdi. Sene başından bu yana toplam yabancı girişi ise 2,58 milyar $’a yükseldi. Enflasyon beklentilerindeki iyileşme hazine tahvillerine yönelimi artırırken, 10 yıllık tahvil faizi kasım ayında %31,85 seviyesinden %31,45 seviyesine geriledi.

HİSSE
S&P500 endeksinde bilanço sezonu geride kaldı
S&P500 endeksinde bilanço sezonu geride kaldı. Şirketlerin %83’ü tahminlerin üzerinde kar açıklarken, şirket karlılıkları yıllık bazda %13,4 artış gösterdi. S&P500 endeksi kasım ayında yataya yakın %0,13 değer kazanarak 6.849 seviyesine yükseldi.
Borsa İstanbul’dan yatay bir ay performansı
Kasım enflasyonuna ilişkin olumlu beklentiler ve Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın iletişimi faiz indirim beklentilerini güçlendirdi. Borsa İstanbul kasım ayını yataya yakın hafif eksi kapatırken, enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve para politikasına ilişkin beklentiler bankacılık sektörünün %6,43 yükselerek pozitif ayrışmasına neden oldu. 28 Kasım ile biten haftada hisse senedi piyasasından 9 milyon $ çıkış gerçekleşti. Sene başından bu yana toplam yabancı girişi 1,245 milyar $’a oldu. Hisse senedi piyasasında yabancı oranı ise kasım sonu itibarıyla %36,56 seviyesinde.

ALTIN
Faiz indirim beklentileri altını destekledi
Amerikan tahvil faizlerindeki geri çekilme ve Dolar endeksindeki değer kaybı altın için destekleyici olurken, Fed üyelerinin faiz indirimlerine sıcak baktıkları yönündeki açıklamaları da altına olumlu yansıdı. Yılbaşından bu yana %61,5 değer kazanan ons altın, kasım ayında %5,9 değer kazanarak ayı 4.239 seviyesinde tamamladı. Gram altın ise 5.763 TL seviyesine yükseldi.
Güvenli liman talebi altını destekliyor
Jeopolitik gelişmeler altını güvenli liman talebi ile öne çıkarırken, ekonomi politikalarına yönelik risk ve belirsizlikler de altını portföy çeşitlendirmede ön planda tutuyor. Dünya Altın Konseyi’nin yılın üçüncü çeyreğine ilişkin yayınladığı rapor merkez bankalarının altın alımlarının güçlü seyrini koruduğunu gösterirken, küresel çapta merkez bankalarına yapılan anket de merkez bankalarının altın alımlarını artırmayı planladığını gösteriyor.

RİSK GRUPLARINA GÖRE VARLIK DAĞILIM DEĞERLENDİRMESİ
ÇOK DÜŞÜK RİSK
Mevcut makro görünümde portföylerde sırasıyla yurt içi hisse senetleri ve altın ile risk alınmasının makul olduğunu değerlendiriyoruz. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi değerlendirerek yurt içi hisse senedi pozisyonumuzu artırdık. Sektörel olarak da bankacılık ağırlığımızı yukarı çektik. Artan jeopolitik riskleri de göz önüne alarak ons altın pozisyonlarımızı bir miktar artırdık. TL tahvil pozisyonumuzu gelinen seviyeleri de değerlendirerek kar realizasyonu amacıyla bir miktar azalttık. Eurobond pozisyonu taşımıyoruz.
DÜŞÜK RİSK
Mevcut makro görünümde portföylerde sırasıyla yurt içi hisse senetleri ve altın ile risk alınmasının makul olduğunu değerlendiriyoruz. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi değerlendirerek yurt içi hisse senedi pozisyonumuzu artırdık. Sektörel olarak da bankacılık ağırlığımızı yukarı çektik. Artan jeopolitik riskleri de göz önüne alarak ons altın pozisyonlarımızı bir miktar artırdık. TL tahvil pozisyonumuzu gelinen seviyeleri de değerlendirerek kar realizasyonu amacıyla bir miktar azalttık. Eurobond pozisyonu taşımıyoruz.
ORTA RİSK
Mevcut makro görünümde portföylerde sırasıyla yurt içi hisse senetleri, altın ve yurt dışı hisse senetleri ile risk alınmasının makul olduğunu değerlendiriyoruz. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi değerlendirerek yurt içi hisse senedi pozisyonumuzu artırdık. Sektörel olarak da bankacılık ağırlığımızı yukarı çektik. Artan jeopolitik riskleri de göz önüne alarak ons altın pozisyonlarımızı bir miktar artırdık. TL tahvil pozisyonumuzu gelinen seviyeleri de değerlendirerek kar realizasyonu amacıyla bir miktar azalttık. Eurobond pozisyonu taşımıyoruz. Küresel hisse senetlerinde seçici olarak yatırımda kalmayı tercih ediyoruz.
YÜKSEK RİSK
Mevcut makro görünümde portföylerde sırasıyla yurt içi hisse senetleri, altın ve yurt dışı hisse senetleri ile risk alınmasının makul olduğunu değerlendiriyoruz. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi değerlendirerek yurt içi hisse senedi pozisyonumuzu artırdık. Sektörel olarak da bankacılık ağırlığımızı yukarı çektik. Artan jeopolitik riskleri de göz önüne alarak ons altın pozisyonlarımızı bir miktar artırdık. TL tahvil pozisyonumuzu gelinen seviyeleri de değerlendirerek kar realizasyonu amacıyla bir miktar azalttık. Eurobond pozisyonu taşımıyoruz. Küresel hisse senetlerinde seçici olarak yatırımda kalmayı tercih ediyoruz.
