Meral Eredenk:

Meral Eredenk: "Türkiye 2025'e kadar olan fırsat dönemini kadınlar ve tasarrufla yakalayacak"

Türkiye'de her dört kadından sadece biri işgücüne katılıyor. Katılmayanların nedenlerinin başında %62'yle "ev işleri" yer alıyor. Çalışabilir kadın nüfusu, vaktinin günde 6 saatten fazlasını yemek, ev işleri ve çocuk/yaşlı bakımına harcıyor. Araştırmalar, çalışan kadın olan hanelerde tasarruf oranlarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ülkelerin tarihlerinde bir kez yaşanan nüfus artış hızının yavaşlaması ve çalışma çağındaki nüfusun yüksek değere ulaşmasıyla oluşan fırsat yıllarını Türkiye 2041'e kadar yaşayacak. Ancak çalışabilir nüfusun tüm nüfusa oranı 2025 civarında zirveye ulaşacak. 2025'e kadar olan bu fırsat döneminden maksimum fayda, kadınların işgücüne katılımı ve tasarrufların artması ile sağlanacak.

Tasarruf bilincini oluşturma vizyonuyla çalışmalarını sürdüren AvivaSA Emeklilik ve Hayat'ın CEO'su Meral Eredenk, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" nedeniyle Türkiye'de yaşayan kadınların durumunu değerlendirdi. Türkiye'nin 'demografik fırsat penceresi'nden yararlanabilmesi için kadınların işgücüne katılımını artıran ve cinsiyete dayalı istihdam farkını azaltan politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirten Eredenk, "Hanehalkı tasarruflarının artırılmasına en önemli katkıyı kadınların işgücüne daha fazla katılımı sağlayacaktır" dedi.
Eredenk açıklamasına şöyle devam etti:
  • Türkiye'de 4 kadından sadece biri işgücüne katılıyor: Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye'de çalışabilir nüfus içerisinde 6,2 milyon kadın, 15,7 milyon erkek çalışan istihdam ediliyor. 15-64 yaş arası toplam nüfusun %49,5'ini oluşturan kadınlar, istihdam edilen nüfusun sadece %28'ini oluşturuyor. İşgücüne katılım oranı %26 ile çok düşük düzeyde kalıyor. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi verilerine göre Türkiye'de 15-64 yaş arası çalışabilir kadın nüfusu içinde kadınların işgücüne katılım oranı %26. Bu oran, %58 olan AB ortalamasının oldukça altında kalıyor. Bu rakam, Türkiye'de sadece 4 kadından birinin işgücüne katıldığını gösteriyor.
  • Çalışan kadın olan evlerde tasarruf oranı daha yüksek: TÜİK Hanehalkı Bütçe Anketi sonuçları incelendiğinde, çalışan kadın olan hanelerde tasarruf oranlarının daha yüksek olduğu görülüyor. Bu verilere göre çalışan kadın olan hanelerdeki tasarruf oranı %11,2 iken, çalışan kadın olmayan hanelerdeki tasarruf oranı %5,4'te kalıyor.
  • Bireysel Emeklilik Sistemi, kadınlar için önemli bir tasarruf aracı: Emeklilik Gözetim Merkezi'nin Gelişim Raporu'na göre Türkiye'de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) katılımcılarının 1.367.345'i erkek, 914.133'ü kadınlardan oluşuyor. Toplam katılımcıların %40'ını oluşturan kadınların da önemli bir bölümünü kamudan emeklilik güvencesi olmayan kişiler oluşturuyor. Kadınların istihdamda %28 pay sahibi olduğu bir ortamda, BES'te %40 pay sahibi olmaları, BES'in kadınlar tarafından tercih edilen, önemli bir emeklilik tasarruf aracı olduğunu gösteriyor. Kadınlar, giderek artan oranlarda BES'e katılarak mevcut yaşam standartlarını emeklilik dönemlerinde de sürdürebilmeyi istiyor.
  • Kadınların refah düzeyi önümüzdeki yıllarda artacak: Sosyal güvenlik istatistikleri incelendiğinde, mevcut sigorta kapsamında hali hazırda emeklilik aylığı alan kişilerin %19'unun kadın olduğu, ilerde emekli aylığı almaya aday sigortalıların ise %25'inin kadın olduğu görülüyor. BES'ten emekli olacak kadınlar ile diğer sosyal güvenlik sistemlerinden emekli maaşı alacak kadınlar dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde emekli maaşı elde eden kadın sayısında önemli bir artış olacağı ve kadınların refah düzeyinde iyileşme yaşanacağı gözleniyor.
  • Cinsiyete dayalı istihdam oranı farkının en yüksek olduğu OECD ülkesi Türkiye: Tüm OECD ülkelerinde kadınların istihdam oranı, erkeklerinkinden daha düşük. Ortalama, kadınlar için %56,7 iken, erkekler için %72,6. Türkiye, OECD ülkeleri arasında cinsiyete dayalı istihdam oranı farkının en yüksek olduğu ve en düşük kadın istihdam oranına sahip ülke konumunda. Erkeklerin %66,6'sı çalışma hayatının içinde yer alırken, kadınlarda bu oran sadece %26,1.
  • Çalışabilir kadın nüfusu günde 6 saatini ev işi ve çocuk/yaşlı bakımına harcıyor: Türkiye'de ailelerin %70'inde tek ebeveyn çalışıyor. 1998-2009 yılları arasında OECD ülkelerinde kadınların günlük ev işleri, çocuk ve yaşlılarla ilgilenme gibi ücretsiz çalışma aktivitelerine harcadığı zaman günde ortalama 279 dakika iken, Türkiye'de bu süre 377 dakika ile diğer tüm OECD ülkelerinden daha yüksek. Türkiye'de kadınlar çocuk ve yetişkin bakımına, erkeklerden 6 kat daha fazla zaman harcarken, OECD ülkelerinde erkeklerle kadınlar arasındaki farkın en yüksek olduğu ülke Türkiye. OECD ülkelerinde 3-5 yaş arası çocukların okul-öncesi eğitime katılım oranının en düşük olduğu ülke yine %23 ile Türkiye. Türkiye'ye en yakın ülkeler olan Polonya ve Yunanistan'da bu oran %47, OECD ortalaması ise %77. Türkiye'de kadınların işgücüne dahil olmama nedenleri arasında ilk sırada %62 oranla ev işleriyle meşgul olmaları yer alıyor.
  • Ülkelerin tarihlerinde bir kez oluşan fırsat penceresini Türkiye 2025'e kadar olan dönemde tasarrufla yakalayacak: Nüfus artış hızının yavaşlaması, çalışma çağındaki nüfusun artmaya devam ederek yüksek değerlere ulaşması, ülkelerin tarihlerinde bir kez oluşan bir durum ve üretimi artırabilmek için bir fırsat olarak görülür. Amerikan Sayım Bürosu'nun araştırmasına göre Türkiye'de 2041'e kadar 15-64 yaş arası çalışabilir nüfusun artması ve sonrasında bu nüfusun azalmaya başlaması öngörülüyor. Üretimi artırabilmek için bir fırsat olarak görülmesi gereken bu dönemde, 2025'e kadar olan süre içerisinde, 15-64 yaş arası çalışabilir nüfusun, toplam nüfustaki payının artarak 2025 yılında %69 ile doruk noktasına ulaşması bekleniyor. 2025'e kadar olan bu dönem tasarrufları artırmak için kritik öneme sahip fırsat yılları olarak değerlendirilmelidir. Bu fırsattan en iyi şekilde yararlanmak için, mevcut durumda %26 işgücüne katılım düzeyi ile ülke ekonomisine katkısı sınırlı olan kadınların eğitim ve beceri düzeylerinin, işgücüne katılımının artırılması en kritik öncelikler arasında yer almalıdır. Değişen demografik yapı nedeniyle kadınların işgücüne katılması, Türkiye'nin büyümesi ve tasarrufların artması için çok daha önemli hale geliyor.
  • BES'in kadınlar için önemi büyük: Kadınların önemli bir bölümünün çalışma hayatında yer almaması, çalışanların ise çalışma sürelerinin doğum/süt izni vb. nedenlerle kısalması, erkeklere oranla gelirlerinin daha düşük olması, kadınların emeklilikteki yaşam koşullarının daha olumsuz olacağı anlamına gelir. Kadınların emeklilikteki yaşam koşullarını iyileştirmek için Bireysel Emeklilik Sistemi'ne, hanenin veya kendisinin harcanabilir geliri varken/yüksekken ve çocuk sahibi olmadan önce, erken yaşta katılarak birikime başlamaları gerektiği görülüyor. Mevcut durumda BES'te sağlanan vergi teşvik uygulamasından, vergi mükellefi olmayan kişiler faydalanamıyor. Ev hanımlarının önemli bir kısmı bu grubun içinde. Yasal düzenlemeler ile doğrudan teşvik sistemi sayesinde vergi teşvikinden tüm katılımcıların faydalanması sağlanırsa, çalışmayan kadınlar için çok daha önemli bir ihtiyaç olan özel emeklilik tasarrufları artar.
Kadınların finansal okuryazarlığının ve emekliliğe yönelik tasarruf bilincinin artırılması gerekir. Bu da ancak, yaş gruplarına özel olarak tasarlanmış eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin hayata geçirilmesi ile gerçekleşebilir.
Türkiye'nin önündeki demografik fırsattan faydalanabilmesi için kadınların işgücüne katılımını artıran ve cinsiyete dayalı istihdam farkını azaltan politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Orta ve uzun vadede hanehalkı tasarruflarının artırılarak üst düzeylere çıkarılabilmesine en önemli katkıyı kadınların daha fazla işgücüne katılımı sağlayacaktır.
Not: 2010 yılı verileri değerlendirilmiştir.
Kaynaklar: Amerikan Sayım Bürosu (US Census Bureau), TÜİK, Eurostat, OECD, EGM, SGK

SOSYAL MEDYADA BİZ

Sabancı
Yukarı